5 Kasım 2014 Çarşamba

Yeme annem, yeme gülüm.

Yıllar yılı diyet yolunda ne ilk ne de sonuncuyum kahrediyor çikolatalar beni ben kiloların mağduruyum!

Gıda ve zayıflama sektörüne doğru orantıda vermiş olduğum can ile çoktan girişimci iş kadınları derneğinin başkanı olmam gerekirdi.
Yemeğe para harcayıp kilo vermek için çocuğumu kesiyorum bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Olmuyor arkadaş, ortalama bir Türk kadını standartlarında olmak benim suçum mu :(
Irsi'ymiş, sıçayım böyle ırsiliğe afedersiniz. Ben mi dedim babamın sülalesine çekeyim de yediğim yarasın diye.
Tamam su içsem yarıyor diyemem, simitin ya da beyaz peynirli tostun üstüne içtiğim su anca mideye inişi kolaylaştırıyor sfjsdfg ama kilo vermek için de sarfettiğim çabayı mahmut tuncer görse halayı bırakır yeminle.
He çabalıyorum evet ama çok sabırlı olduğumu da söyleyemicem malesef, bir hafta yaptığım diyetten medet uman aklıma cümle alem tükürsün.
Ben ki çikolata, tatlı gibi afrodizyak,seratonin ve bilimum mutluluk salgısına müsait ürünleri tek nefeste affetmezken şimdi iki kere düşünüp hiç yememeyi tercih ediyorum niye diye sorun hele? Çünkü şeker oranımın bir anda yükselmesi ile şirket doktorunun bana pisboğazsın demesi son nokta oldu arkadaşlar.
Bir ayda 4 kere yediğim tatlı ile rekorlarıma rekor katıyorum, ama yine olmuyor yine olmuyor!

O çarşaf çarşaf listeler, efendime söyleyeyim kibrit kutuları, kuş boku kadar peynir falan hiç tarzım değil. Herşey bir lavaşla ya da çekirdekli simitle son bulabilir zira. Kuralsızım, prensipsizim ve aksiyim. Hayata karşı duruşum gelişine vurmaktan ötesi değil. Şimdi söyleyin, böyle bir insanı diyetisyen nasıl dizginlesin?
Bırakın diyetisyeni, bir sevgili bile dizginleyemiyor azizim! Boşuna değil mütemadiyen yalnızlığımdjhfgk bunu da buraya bağladım ya!
Neyse, kilolar diyorum gitmiyor diyorum.
Haftada 20 kilometreye yakın yürüyüş yapıyorum, o sahildeki yürüyüş parkurunun her bir kilometresini gözüm kapalı yürüyebiliyorum ama gel gör ki hala ofsayt.
Hele tombul suratım allahın bana lütfu mu cezası mı bilemedim. Öbek öbek kilo da versem o yanaklar nur yerlitaşsdjkfh
Takıntılı değilim matmazel, o sizin halt etmeniz!

İstesem tabiii ki de veririm o kiloları, benimki sadece dudak tiryakiliği!




26 Ekim 2014 Pazar

Merhaba kalici hasarlarim merhaba.

Yanlis secimler konusunda salaklik bayragini en onde tasiyip, bu konuda yuksek ihtisas yapmis biri olarak yine benden dogru bir secim beklenmezdi zaten.. Herzamanki gibi bu da gol degil diyip uzerine toprak attigim bir aciyi baska bir aciyla percinlemekten baska alternatifim olmadigini öngörmüs olacagim ki yine sasirtmadim... 
Gozun gordugu, elle tutulabilir, uzansan dokunabilecegin mesafedeki adamlardan fellik fellik kacip nerde ipsiz sapsiz deyim yerindeyse internetin kicina parmak atmis tum zibidileri cekiyorum. Cekmek de degil bile bile yuruyorum ustune. Civi civiyi söker olayini cok yanlis anlamisim annem ben! O civi burda kazikli voyvoda oluyor zira! 
Insan ibret alir feyz alir ama bu kadar da nasibini almaz ya! Neden dost meclisinde kabul gormus biri degil de swarm'daki follower, instagramdaki like manyagi canisi?? 
Sipsevdiligim tamamen karsimdaki adamin bana karsi ilgisizligiyle beraber basliyor, okuna sictigim eros orda beni etkisiz hale getiriyor. Millete percem percem akil dagitan koca kafali ben gidip gormedigim adamlara asik oluyorum arkadas! Yas 15 falan da degil halbuki. Iki katina yaklastik yaklasiyoruz tehlikenin farkinda miyiz edriyin?!? 
Birinden nasibini almissin geri basman lazim gormussun ama yok ille ben ikinci de agzima sicsin diyorsan biz inandik siz de inanin canimlar. Hay gayret bana!

29 Temmuz 2014 Salı

Benden tabi olmaz!

Ben severken sevilmeyi beceremeyen, sevilirken de sevme egilimi olmayan bi insanim. Tam bir ismail yk fani gibi yani; beni begeneni ben begenmem benim begendigim ise beni begenmez misali... 
Adini daglara yazamasam da adina bloglar actigim yarimin artik kalbi dolu. yaralarini onardi, bahaneleri hukumsuz kaldi...
Ortalama bir yillik kalp atislarim durdu mu daha mi hizlandi bilmiyorum ama artik akintiya karsi egilimi kalmadi..
Bu da gol degil dedikten sonra sevginin ne oldugunu ya da hissettigim seylerinin adina ne dendigini bilmedigime karar verdim. Cunku sevginin bu kadar basit oldugunu sanmiyorum, belki aliskanlik belki cazibesi hepsi bu...
Hani elde edemedigin her seye karsi daha da bilenirsin ya bu da o misal!
Kalp isleri zor azizim...

25 Kasım 2013 Pazartesi

geçmiş gibi yapalım...

Olmuyorsa vazgeçmeyi bilecekmişiz...HII TBİ TBİ.
halbuki kalbimdeki puzzle'ın son parçasını seninle tamamlamıştım ben...
İnsan sevince olumsuz ihtimali düşünemiyor,
düşünsem sever miyim hem deli miyim acının üstüne yürüyeyim ben?
Acıyla tek bağım mercimek çorbası & pul biber sdgjhndfkj
Hayır o değil de acı'yla senin tek ortak özelliğin A ile başlaması heralde, zira benim dünyamdaki o adamın kalbi bir nar tanesi kadar parlak ve yalnızca mevsiminde açmaya elverişli....

Durumun vehamet-i sebebi net olmayışın mı, yoksa böyle olması işime geldiği için mi onu bilmiyorum.
Gerçi mevzubahis sen olduğunda kendi adımı bile unutuyorum.
Hala elimi kolumu koyacak yer bulamayışımdan tut, ağzımdan çıkan kelimeleri bile düşünemiyorum.
En çok çayı sevdiğini, nasıl içtiğini, yemeğin yanında ne yiyip ne yemediğini, en çok nelerden hoşlandığını, kendine gösterdiğin özeni, beğenilmenin verdiği güveni, mutsuzluğunu bile hissettirmediğini, aslında kararsız ama görünürde ne kadar kararlı olduğunu, aşılamaz özgüveninin ardında kırılgan bir kalp taşıdığını, manevi hazzını küçük mutluluklarla tamamladığını ve bunun gibi bütün detayları aklıma yazmaktan kendimi düşünmeye fırsat kalmadı.
Sırf sana benzediği için bile bi insanı sorgusuz sualsiz sevme eğilimim is not foundzdfjl
Hal böyle olunca neden sen diye sorduklarında, benim gördüğümü göremediğiniz için diyebilseydim keşke.
Ama senden 'vazgeçmişcesine' boşverin... diyorum.
Öyle ya, senin hikayende bana düşen vazgeçmek...
Böyle hikayeler bana göre değil edriyın.


16 Ekim 2013 Çarşamba

bitmez bu duygular, coşkun ırmaklar gibi çağlar...

Son zamanlarda içtiğim çay miktarının bu yaşıma kadar içtiğimden fazla olmasının sebebi çaya olan düşkünlüğümden değil, yüzümü güldüren şeylerden biri olduğundan.
Zira o'nun zevk aldığı her şeyi sevmeye çalışmaktan ziyade kendimi bir anda sevmiş buluyorum. Herşey bi yana sanki yanımda o varmışcasına keyif duyuyorum.
Çay da bunlardan biri...

Artık bayramların bile bir anlamı var, bayram sabahı ilk kahvaltımızı ettiğimizden belki...
Şimdi her bayram sabahı kahvaltı masasında onu anımsayacağım, sanki yirmidört saatin en az üçte ikisi kadarında düşünmüyormuşum gibi...

İnsan kalbindeki sevgiyle nasıl da değişiyor,bir tebessümle bile içi yaşama sevinciyle doluyor sevilmese de...

Geçer elbet, böyle kalacak değil ya! diye diye kalbimde koca bi yer açtım. Özlemlerim,  sevinçlerim, kaprislerim, hüzünlerim hepsi birikti minyatür bir okyanus var içimde şimdi.

Her şey düzelir gibi oluyor ama sonra bi yerde bozuyorum. Toparlayamıyorum, kalbim atarken aklımla hareket edemiyorum, devre dışı kalıyor diğer bir deyişle...
Sonra adamın karşısında sus pus oturan bir devekuşu gibi etrafı seyrediyorum aptallıktan!
Bana müstehak ama, daha karşısında iki kelime edemeyen bi insan duygularını nasıl ifade etsin de sevgisine inandırsın ki...
Keşke diyorum,
Keşke kalbinde bir yer verse.
En azından denese...



15 Eylül 2013 Pazar

yazması değil de, düşünmesi yoruyor insanı.

söyledim rahatladım!

Aylardır içimde tuttuğum, tuttuğumu sandığım, besleyip büyüttüğüm bütün hislerimi muhatabına aleni olarak söyledim.
Üstümde bir kuş tüyü hafifliği olsa da içimde bir fil ağırlığı var.

Bazen ne gerek vardı diye kendi kendimi yesem de kendimi daha fazla frenleyemezdim.
Ama eski heyecanı da yok, ne yalan söyleyeyim...
En azından ikimiz de bilmiyor- muş gibi yaparken daha kolaydı herşey.
En azından daha rahattım, sussam da küssem de sebebi bundandır diye düşüneceği bir konu yoktu ortada.
En azından biliyordu ama emin değildi.
Şimdi öyle değil.
Şimdi içim tedirgin, yüreğimde özlem, kalbimde kırıklar, dilim suskun, yüzüm küskün.
Mutluyum hem de mutsuz.
Kazandığımı sandığım her saniye kaybediyorum, kaybettiğimi düşünürken kazanmaya çabalıyorum.
Durumlar karışık anlayacağınız....

Aslında o'nu sevmekten de değil şikayetim, mevcut durumun çetrefilinden.
Neden diye elbette sorgulamayacak kadar olgunuz şükür, olgun muyuz dersin edriyın?


21 Ağustos 2013 Çarşamba

kafamda deli sorular.

Hayatını bundan sonra geçirebileceğini düşündüğün kişinin önceliği olmadığını hissettiğinde yaşadığın çaresizlik mi daha çok koyar yoksa bu çaresizliğe rağmen çabalamak mı?
Cevap veriyorum; ikisi de.

Millet gider düğününde halay çeker ben bu yaşımda platonik kara sevda çekiyorum dostlar.
Herkesin aleni bir şekilde durumu bildiği, hislerimi ondan başka herkese çekinmeden söyleyebildiğim bir karasevda.
Üstelik ben ona göz göre göre yürürken onun geçmişiyle çakıştığı şekilde hem de!

Olmayacağı varsa olmaz,
Olursa da kalbimin baş köşesinde kombinesi hazır, gelir oturur diyorum kendi kendime.
Heh! arabeske de bağladığıma göre dağılabiliriz.

Şaka bi yana bilse de kurtulsam! Zira düşünmekten ciğerim soldu fakat bunun yanısıra arkadaşlığımızın bozulmasından mı yoksa reddedilmekten mi korktuğum gerçeği var bi de.
Bu konuya da henüz açıklık getirebilmiş değilim.

Neyse,
Çok özledim.