Son zamanlarda içtiğim çay miktarının bu yaşıma kadar içtiğimden fazla olmasının sebebi çaya olan düşkünlüğümden değil, yüzümü güldüren şeylerden biri olduğundan.
Zira o'nun zevk aldığı her şeyi sevmeye çalışmaktan ziyade kendimi bir anda sevmiş buluyorum. Herşey bi yana sanki yanımda o varmışcasına keyif duyuyorum.
Çay da bunlardan biri...
Artık bayramların bile bir anlamı var, bayram sabahı ilk kahvaltımızı ettiğimizden belki...
Şimdi her bayram sabahı kahvaltı masasında onu anımsayacağım, sanki yirmidört saatin en az üçte ikisi kadarında düşünmüyormuşum gibi...
İnsan kalbindeki sevgiyle nasıl da değişiyor,bir tebessümle bile içi yaşama sevinciyle doluyor sevilmese de...
Geçer elbet, böyle kalacak değil ya! diye diye kalbimde koca bi yer açtım. Özlemlerim, sevinçlerim, kaprislerim, hüzünlerim hepsi birikti minyatür bir okyanus var içimde şimdi.
Her şey düzelir gibi oluyor ama sonra bi yerde bozuyorum. Toparlayamıyorum, kalbim atarken aklımla hareket edemiyorum, devre dışı kalıyor diğer bir deyişle...
Sonra adamın karşısında sus pus oturan bir devekuşu gibi etrafı seyrediyorum aptallıktan!
Bana müstehak ama, daha karşısında iki kelime edemeyen bi insan duygularını nasıl ifade etsin de sevgisine inandırsın ki...
Keşke diyorum,
Keşke kalbinde bir yer verse.
En azından denese...