Gel gör ki tanıdığını sandığın ben de, ben değil aslında...
Saniyede üçyüz kahkaha atıp dakikada binbeşyüz cümle kuran ben, senin karşında oluyorum bir lâl...
Hele yanına geleceğimi de biliyorsam şayet en zoru da o karşılaşacağımız an, zira halet-i ruhiyem seni gördüğüm an oluyor sana tövbe bismillah.
Yarım yamalak fizik bilgimle bütün fizik kurallarını yerle bir edip, yerçekimine meydan okurcasına adeta martı gibi, kelebek gibi hatta karga gibi havalarda uçuyorum, kimi zaman takla da atıyor olabfdkfldfgj
Hal böyleyken yanında takındığım , -takındığımı sandığım o cool tavır tam olarak ergen stayla olarak benliğimde can buluyor. Ölse miymişim ben?
Eve gelip de herşey normale döndükten sonra kum olsa da kafamı gömsem çöp olsa da kendimi atsam, vay ben nerelere gitsem diye ağıt yakıyorum :(
Kalbime haberim yokmuş gibi sev pampa desem de ne çare, sanırsın kalp değil de disko topu! Allah ne verdiyse saçıyor. Sonra öğreniyorsun ki anlamadığını sandığın herkesin herşeyden haberi varmış meğerse.
Velhasıl kelam; ava gideyim derken avlanıyoruz canısı...
Bir de yazamama sendromu var, hadi yanyanayken yüzü sesi nefesi bahane ediyorsun konuşamıyorsun da, bir bahane bulup mesaj atamamak nedir söyleyin bana allaşkına.
Aslında için içini yerken söyleyecek tek kelime bulamamak da tam olarak bana mahsus bir davranış olabilirdi zaten.
Şurda kaç yaşına gelmiş insanlarız hala bahane arıyoruz ya, Allah da belamızı böyle vermiş galiba.
Koskoca yalnızlığın ortasına sorgusuz sualsiz geldin düştün.
İnkârlarım, bahanelerim hep boşa çıktı.
Çünkü özlemenin ne olduğunu sen uzaktayken elime telefonu alıp fotoğraflarına baktığımda hissettim ben.
Yüzümdeki tebessümün, yanımdayken anlayacak korkusuyla kafamı çevirip yüzüne bakamayışımın, ve bana hissettirdiğin bu mutluluğun her ne kadar bilmesen de sebebi sensin...
Diyeceğim o ki; kapıldım rüzgârına, gidiyorum....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder