Gözgöze geldiğimizde dünya dursun istiyorum, çok mu şey istiyorum!
Cumartesi'den beri yüzümdeki şapşal gülümsemenin bir sebebi var elbette.
Fakat fazla mı seviniyorum yoksa olması gerektiği gibi mi davranıyorum diye düşünmekten ciğerim soldu.
Sanki yanına giderken otuz çeşit kıyafet değiştiren, saçına makyajına ojesine ayrı bi özen gösteren, evdekilere olmuş mu olmuş mu diye soran ben değilmişim de yanında zorla duruyormuşum gibi hareketlerim yok mu, beni çöpe atsanız yeri...
Bir yandan da kendi tarafımdan baktığım zaman; hem yoğun duygular hissedip hem de ona belli etmemek konusunda oldukça başarılıyım. Ama nereye kadar böyle gider, bu bi çözüm mü hiç bi fikrim yok...
O'nun iki saniyede yazdığı mesajı cevaplama sürem ortalama beş dakika olduğuna göre ben fazla olmuşum arkadaşlar. Korkarım hepinizin yerine sevebilecek kapasitedeyim an itibariyle.
Çiçekleri kuşları böcekleri dağı taşı her şeyi sevebilirim.
O çok nefret ettiğim kedileri bile sevebilirim.
Evet, gerçekten de durum bu kadar trajik diyeceğim ama o an hissettiklerimi tarif edebilseydim şayet, eminim bana hak verirdiniz!
Aslına bakarsanız bu halimi seviyorum, sadece duygularımı kontrol edemeyeceğimden endişeleniyorum bazen.
Yalnızca söylemek istediğim şeyler yerine alakasız bir sürü şeyle meşgul ediyorum kendimi.
Herhangi bir umut ışığı bile olmamasına rağmen nasıl bu kadar kıpır kıpır olabildiğimin de mantıklı bi açıklaması yok üstelik... vay benim halime..
Velasıl seviyorum! Sanki daha önce hiç yaşamamış gibi, hiç bilmediğim bir yeri görmeye gider gibi , onun ne düşündüğünün hiç önemi yokmuş gibi seviyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder